NİGAR
Genç adam uzandığı yerden kalkarak duvardaki aynadan görüntüsünü süzdü. Her geçen gün daha da solan, zayıflayan ve çöken yüzüyle karşılaştı. Kendi görüntüsüne bakmaya katlanamıyordu. Aynadaki gözlerini kapattı ve sevdiği kadını düşündü. Her haliyle alelade olan bu kadına nasıl bu kadar kısa sürede bağlandığını bilmiyordu. Şu anda bunları düşünecek durumda değildi çünkü bugün buluşacaklardı. Yüzündeki büyük gülümsemeyle gözleri açtı.
Adam akıl hastanesinin en alt kattaki odasında kalıyordu. Uzun zamandır buradaydı ve şimdilik buradan çıkmak istemiyordu. Burada kendi evinde gibi hissediyordu, en önemlisi sevdiği kadın yanı başındaydı. Doktorların dediğine göre ilaçları içerse iyileşir ve buradan çıkardı. Oysa o kalmalıydı, sevdiği kadın için kalmalıydı bu yüzden ilaç verildiğinde içmiyordu. Bu da onun durumunun her geçen gün daha kötüye gitmesine neden oluyordu.
Dolabında düzenli ve temiz duran kıyafetlerden seçerek giyindi. Üzerini özenle düzeltti, kırışıklığını giderdi. Kapının çalınmasıyla irkildi. Hemşire kapıyı açarak içeri girdi, genç adamın ilaçlarını getirmişti. Hemşire adamın yüzünü uzun bir süre inceledi, ilaçları içmesine rağmen bir türlü adamın toparlanamadığını fark ediyordu. Adam hemşirenin davranışlarını umursamadan ilacı vermesi için elini uzattı. Hemşire adamın eline ilacı koyduktan sonra yutmasını bekledi. İlaç saatinden sonra hastane bahçesine çıkarılıyordu, bu onun için kavuşma zamanıydı. Mutlu hissetti ve bir an önce bahçeye çıkmak için ilacı ağzına koydu ama yutmadı, hep böyle yapıyordu, dışarı çıkınca da ilacı atıyordu. Hemşire adama dışarıya kadar eşlik etti. Kapıdan bahçeye çıkar çıkmaz hemşire içeri dönmüştü.
Yavaş hareketlerle bahçede bulunan bankların birine oturdu. Ağzındaki ilacı ayağı ile toprağı eşeleyerek oluşturmuş olduğu çukura attı. Ayağıyla üzerini toprakla kapattı ve heyecanla gözünü dış kapıya dikti, içi içine sığmıyordu. Bekledi... Yanında hissettiği sıcaklıkla kafasını çevirdi. Yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı, gelmişti. Hiç değişmeyen kıyafetlerine, yüz hatlarına, saçlarına baktı en son da gözlerine. Gözleri kocaman bir deryaydı ama duygu belirtisi göstermezdi hep buğulanmış yeşil tonlarında olurdu, gözlerindeki o sis yine yerindeydi.
Bu özel ziyaretçisine hayranlıkla baktı çünkü ziyaretçi saatleri dışında sadece kadın ziyarete gelirdi. Hala gözlerine bakıyordu, umutla yanında oturan kadının konuşmasını bekledi. Hep kendi konuşur kadın dinlerdi ama bu sefer kadını dinlemek, sesini duymak istedi. Genç adam bu ziyarette farklılık hissetti, kaybetme korkusuyla karşılaştı. Her gelişinde ona bakan kadın bu sefer hastane çıkışına bakıyordu. Merakla sorusunu yöneltti kadına;
-Neden kapıya bakıyorsun?
Kadın adamı duymamış gibi eliyle de kapıyı gösterdi. Adam bu sefer sesinin kısık çıkmasına engel olamadı;
-Gitmek mi istiyorsun?
Kadın büyük bir gülümsemeyle adama dönüp kafasını salladı. Bu sefer sesinden çaresizlik okunuyordu;
-Ama ben gelemem.
Kadın yerinden kalktı çıkış kapısına yöneldi, adam arkasından bağırmıştı;
-Senin için çıkacağım buradan lütfen beni bekle.
Kadın durdu ve arkasını dönerek adama el salladı. Adam güveniyordu her gün ziyaretçi olarak gelen kadına hatta kendinden daha çok güveniyordu, onu beklerdi biliyordu. Kendi için kalmak istiyordu fakat kadın için buradan çıkacaktı. Genç adam kararlar vermeye çalışırken aslında kadının kendi isteklerinden ortaya çıkan biri olduğunu bilmiyordu.
Deniz TUNA
10/A
Adres:
Ören Mahallesi Cumhuriyet Caddesi No 55 Anamur/MERSİN
Telefon
Okul Telefonu 0324 835 5090